top of page
Yazarın fotoğrafıAli Ilker Ünlü

"HER ŞEYİ BİZ BELİRLEYEMEYİZ": DAVRANIŞTA GENETİĞİN ROLÜ


Eğer bir köpek sahibiyseniz, eminim "Kötü köpekler, kötü sahiplerin hatasıdır” nakaratını duymuşsunuzdur.


Geleneksel yaklaşım, genç yavruların bize “temiz sayfalar” ve sınırsız potansiyel dolu olarak geldiğini söyler. Bu yaklaşıma göre, üzerinize düşeni yaptığınız sürece, ideal arkadaşınız olarak biçimlendirilmeye hazır olduğunu, bolca sevgi, doğru miktarda disiplin ve uygun eğitim sağladığınızda yavru köpeğinizin örnek bir köpek olarak büyümemesi için hiçbir neden olmadığını düşünürsünüz.


Bu yüzden "Kötü" köpekler, kötü sahiplerin hatasıdır, değil mi? Sonuçta, her şey onları nasıl yetiştirdiğinizle ilgilidir.

*****

Maalesef her zaman olduğu gibi, davranış dünyasında bu konu o kadar basit değildir.

Köpek eğitimi alanında bunun gibi birkaç efsane daha var. Belki de bunun nedeni, bir davranış konsültasyonu sırasında, ciddi sorunlu köpekleri olan, buna rağmen kendini ona adamış sahiplerin, köpeklerinin sakatlayıcı anksiyetesi veya saldırganlık sorunlarının nedeninin kendileri olduğuna inanmış olmalarıdır. O yüzden açıkça, “temiz sayfaları” kendilerinin karalamış olabileceğini düşünürler.

Ya da belki de her veteriner hekimin ve eğitmenin düzenli olarak şahit olduğu üzere, temelde uyuşmayan sayısız köpek / sahip eşleşmesi nedeniyledir. Nazik yaşlı çiftin, genç ve sahada yetişmiş labrador sahibi olması veya beş yaşın altında üç çocuğu olan meşgul genç ebeveynlerin, çocukları sevmeyen ürkütücü İngiliz Mastiff sahibi olması gibi.

Tüm bu durumların ortak noktası, özünde, talihsiz ve aşırı iyimserlik duygusuyla birleşen anlama eksikliğidir. Yani, herhangi bir köpeğin, "doğru yönlendirildiği" sürece, sahibinin özel yaşam tarzı için mükemmel bir evcil hayvana dönüştürülebileceğine olan sarsılmaz bir inancın olmasıdır. 8 haftalık her yavru köpeğin, yeni ailesinin yaşam koşulları ve istekleri için en uygun kişilik özellikleri olduğu ve aileye uyum göstermeye hazır olduğu düşünülür.

Ne yazık ki yukarıda yer alan örnekler için bu kesin olarak doğru değildir.

Diyebilirsiniz ki, sosyalleşme ve eğitim ne olacak? Pozitif ve yapıcı yönlendirmelerle yavrularımızın yetişkin özelliklerini etkileyemez miyiz? Onlara nasıl davranmalarını istediğimizi erken öğretip, sorunları önleyemez miyiz?

Başka bir deyişle, mükemmel bir şekilde sosyalleşmiş ve iyi eğitilmiş bir köpek yavrusu, istediğimiz şekilde, kusursuz şekillenmiş olmalı öyle değil mi?

Cevap, denildiği gibi karmaşık.

Yanlış anlaşılmasın. Sosyalleşme ve erken öğrenme çok güçlü şeylerdir. (Eğer ilgileniyorsanız, yavruların gelişimini nasıl etkilediklerine dair daha kapsamlı bir tartışma için bu konularla ilgili önceki gönderilerime bakınız.) Yavru köpeklerimizi başarıya hazırlamak ve olasılıkları ele almak için yapabileceğimiz çok şey var. Sorunları veya davranışsal problemleri erken dönemde tespit ederek doğru müdahalelerde bulunmak yetiştirme paradigmasının "yetiştirme" tarafıdır ve inanılmaz derecede önemlidir. Ancak bu var olan denklemin sadece yarısıdır.

Öyleyse doğanın ne söylemesi gerekiyor?

İçgüdüsel özelliklerin miras alınabileceğini sezgisel olarak biliyoruz. Sonuçta, bu temel fikir, köpek dünyasında binlerce yıllık seçici yetiştiriciliğin sebebidir. Bu nedenle, sürekli olarak bir şeyler avlamaya çalışır, koyun güder, evlerimizi korur veya herhangi bir eğitim olmadan tavşanları izlerler. Öyleyse neden diğer davranışsal eğilimlerin ebeveynlerden yavrulara aktarılıyor olması bizi şaşırtmaktadır?

Gerçek şu ki ister dost canlısı ister yabancılara karşı kuşkucu, diğer evcil hayvanlara toleranslı olsun ya da olmasın, ister yüksek güdüleri olan bir sporcu veya soba kenarı uykucusu, isterse bir görev köpeği olsun; Köpeğinizin genetik geçmişi, sadece doğuştan gelen becerilerinde değil, kim olduğu konusunda da muazzam (ve çoğu zaman değersiz) bir rol oynar.

1940'lardan bu yana, köpek davranışsal genetiğiyle ilgili çalışmalar, sürekli olarak, korku, dürtüsellik, problem çözme yeteneği, çalışma dürtüsü ve hatta saldırganlığa yönelik eğilimler gibi özelliklerin, güçlü bir şekilde üremeden etkilendiğini göstermiştir. Sosyalleşme ve erken öğrenme kesinlikle olayları bir yöne veya diğerine yönlendirmeye yardımcı olabilir, ancak bu gelişim önceden var olan bir genetik plan üzerinde işlemektedir.

Davranış şekillendirilebilir mi? Tabii ki öyle ama bir noktaya kadar. Sadece sahip olduklarınızı değiştirebilirsiniz, kendi seçtiğiniz köpeği sıfırdan yaratamazsınız. Bu nedenle, yavru köpeğiniz için belirli hedefleriniz varsa veya belirli bir kişilik tipine sahip bir köpeğe ihtiyacınız varsa, birlikte yaşayabileceğiniz mizaçta kopek edindiğinizden emin olmanız gerekir!

Bazı ırkların saldırgan veya başka bir şekilde "kötü" olmaya mahkûm olduğu teorisine göre, bunların hiçbirinin cinse özgü klişeleştirme veya ayrımcılığın savunması olarak alınmaması gerektiğini lütfen unutmayın. Her cins içinde muazzam miktarda genetik değişkenlik vardır. O kadar ki, davranış hakkında yalnızca cins tanımlamasına dayalı güvenilir tahminlerde bulunmak mümkün değildir. Belirli bir yavru köpeğin ebeveynlerine ve yavrularına ya da bir cins içindeki belirli bir köpek hattına özellikle bakmak çok daha değerlidir.

Peki bu bilgiyle ne yapabiliriz?

Bir köpekte ihtiyaç duyduğunuz belirli kişilik özellikleri varsa, görünüşe veya fiyatına göre bir köpek yavrusu seçmeyin ve "o özellikleri sağlayabileceğinizi" varsaymayın. Bu, benim deneyimime göre nadiren iyi sonuçlanıyor.

Bunun yerine, mükemmel bir yetiştiriciden bir köpek yavrusu edinmeye, istediğiniz özelliklere sahip köpekler yetiştirme konusunda iyi bir sicile sahip olup olmadığına bakmanızı şiddetle tavsiye ederim. Size ve ailenize en iyi olacak bir köpeğe sahip olmak için en iyi seçenek budur. Birçok köpek sahibi, çocuklara karşı güvenilir bir şekilde nazik ve hoşgörülü olan veya evdeki daha küçük evcil hayvanlar nedeniyle düşük av sürüşü olan ya da yaşlı veya engelli oldukları için rahat ve düşük enerjili bir köpeğe ihtiyaç duyar. Köpeği iyi tanıyan güvenilir bir kaynaktan (bir yetiştirici veya iyi bir kurtarma grubu gibi) yetişkin bir köpek almak da harika bir seçenek olabilir.

Bu tür bir öngörülebilirlik tüm sahipler için önemli olmayabilir. Müşterilerimin çoğunun köpekleri için belirli planları veya hedefleri yok ve yaşam tarzları, çok çeşitli kişilik tiplerinin evlerine sorunsuz bir şekilde uymasını sağlayacak kadar esnektir. Bu sizi tanımlıyorsa, evinizi kesinlikle bilinmeyen bir geçmişe sahip bir yavru veya yaşlı köpeğe açabilir ve hayatın ikinizi nereye götürdüğünü görebilirsiniz. Çaresizce eve ihtiyaç duyan birçok köpek var ve bunun gibi bir köpekle olan ilişkiniz son derece özel olabilir.


Aynı şekilde, eğer köpeğinizi yetiştirmeyi düşünüyorsanız veya halihazırda aktif bir yetiştirme programınız varsa, lütfen üreme kararlarınızda mizacı dikkatlice düşünün! Çoğu iyi yetiştirici bunu zaten bilir ve hangi köpekleri yetiştirmeyi seçtikleri konusunda çok seçicidir, ancak bu fikir, süreçte yeni olan ve kişilik özelliklerinin miras alınabileceğinin farkında olmayan birçok sahip için şaşırtıcı olabilir. Aşırı derecede korkan ya da saldırgan köpekler yetiştirmemelidir. Bu sorunlar kalça displazisi veya dejeneratif miyelopati gibi kalıtsal fiziksel sorunlar kadar ciddiye alınmalıdır çünkü bunun sonuçları hem yavru hem de yeni ailesi için yıkıcıdır.

Ve son olarak, en iyi çabalarınıza rağmen bir davranış problemiyle mücadele eden belirsiz bir geçmişe sahip (ya da bilinen, pek de iyi olmayan bir geçmişe sahip) bir yavru köpeğiniz varsa, kendinizi dövmeyin! Müşterilerimin çoğu için, yanlış bir şey yapmadıklarını bilmek bir rahatlama sağlıyor.


Tüm köpekler dünyaya, iyi ya da kötü, kendi kişilikleri ve davranış eğilimleri ile gelir. Eğitim ve dikkatli yönetimle bu köpeklerin daha güvenli, daha mutlu hayatlar yaşamasına yardımcı olmak için çok şey yapabiliriz. Güvenlerini geliştirebilir, stresle başa çıkmaları için onlara daha iyi başa çıkma becerileri öğretebilir ve sahipleriyle bağlarını güçlendirebiliriz. Ancak Kim olduklarını değiştiremeyiz.


Öyleyse, eğer böyle bir köpeğiniz varsa, sizi, meşhur Serenity Prayer'dan şu sözle uyarıyorum;

“Sizi, değiştirebileceğiniz şeyler üzerinde çalışmaya ve yapamayacağınız şeyleri kabul etmeye davet ediyorum.”

İşin püf noktası, farkı bilmeyi öğrenmektir.



Dr.Jen

Ceviri: Kemal Mete Sozeri


5 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page